9 Ağustos 2008 Cumartesi

God Bless Anathema...!


Kaç yılıydı tam hatırlamıyorum. Ömer aka Laziale'nin gönderdiği bir şarkı ile başlamıştı herşey. Metal, rock falan dinlemezdim daha önce tarzım falan da değildi. Ancak, şarkıların sözlerini anlamaya başladığımda melankolinin büyüsüne kapılmaktan kendimi diğerleri gibi ben de alamadım..

Her sene Türkiye'ye konsere geldiklerinde, plan yapıp bir şekilde konserlerine gitmeye karar verirdim. Ama terslik odur ki, bir türlü kendilerini canlı izleme fırsatım olmadı.. Ta kii 29 Ekim 2007 tarihine kadar.

Arkadaşımdan biri, ''oğlum Mersin'e Anathema geliyormuş lan'' diyince, ''hadi len ordan, gelecek başka yer mi bulamamışlar?'' diye kontra yapsam da afişi gördükten sonra inanıvermiştim..

Gerçekten zor günler yaşadığım bir döneme denk gelmişti. Canımın sıkıntısından uzun saçlarımı kazıtmıştım. Günlük yediğim öğün sayısı 1'e kadar düşmüştü.. O'nunla aram bozuktu feci halde.. Ona bilet alıp almama tereddütünde yerimde sayarken, elim birden telefona gitti ve arayıp kendisine bilet aldığımı, gelmesini istediğimi belirttim. Cevabı da belki olmuştu ama geldi..

Nihayetinde izleyicilerin büyük kesimi bebelerden oluşmuş olsa da, hayatımda unutamayacağım kadar mutlu ve huzur dolu bir gece geçirmiştim.

O günden geriye kalan aids görünümlü resmimi de paylaşmamak olmaz..

Resmi çeken kamil'e de selamlar olsun buradan..

22 Nisan 2008 Salı

Enstantaneler.

Bu resmi neden çektiğimi hala anlamış değilim. Not: fb'li değilim


Japon çizgifilmlerindeki gibi bir gün batımı..



Forum çıkışı, yani alış veriş dönüşü





Rayların arasından çıkan bir yaşam örneği






Geç kalınan ders öncesi alel acele çekilmiş bir resim







Bardağın dolu tarafına bakabilmek en son yaptığım şey olsa gerek.

















21 Nisan 2008 Pazartesi

Çorap !

Uzun zamandan beri evcil bir hayvan edinmeyi planlıyordum. Fakat bunun ne olacağı konusunda pek bir fikrim yoktu açıkçası. Şimdiye kadar onlarca köpekten sonra, civciv, balık, kuş, kirpi, yarasa gibi hayvanlardan sonra başka bir cinse yönelmeyi düşünüyordum. Uzun araştırmalarımın sonucunda bu hayvanın bir kedi olacağına karar kıldım. Çevredeki eş dosta verildi haber, yavru bir sokak kedisi görüldüğünde direk bana haber verilecekti. Sağolsun ilk haber veren Emrah oldu. Sağolsun o da kedileri(hayvanları) sever, gittiğimde ufaklığı bana teslim etmek üzere tertemiz yıkayıvermiş. İlk gördüğümde pek bir masumdu bizimki. Adını da çorap koyduk, geldiğinde ilk yaptığı şey çoraplarıma saldırmaktı beyefendinin. Bugün gelişinin 10. günü ver gerçek yüzünü belli etmeye başlıyor yavaş yavaş (: Ömrü hayatımda bu kadar hareketli, yaramaz bir kedi görmedim. Evimizin bir anda neşe kaynağı olmayı da başardı ama. Yanıma gelip oynamak istemesi, insana herşeyi unutturuveriyor bir anda.. Resimlerini koyayım da ufaklığın ne kadar sevimli olduğuna siz karar verin..




















19 Şubat 2008 Salı

Djibril Cisse !

Geçtiğimiz hafta oynanan Marsilya-Paris st. Germain maçını izleyenler bilirler.Maçın ne kadar hareketli ve zevkli geçtiğini anlatmama gerek yok sanırım.Marsilya 1-0 geriden bileğinin hakkıyla 2-1 galip gelmesini bildi.Maçtan çok Cisse'nin berbat oyunu çekti dikkatimi.Eric Gerets amcamız oyunun bitimine birkaç dakika kalaya kadar sabretti kendisine, bence o bile fazlaydı.Şayet Cisse'nin yerine başka bir futbolcu olsaydı, Marsilya rahat 5 gol atmış olacaktı.Bir de oyundan çıkarken utanmadan hocanın onu haksız yere çıkardığını düşünerek bir de sağlam trip attı Gerets'e.Yuh olsun sana.

18 Şubat 2008 Pazartesi

Sonunda bulduk !

Bilmiyorum sizlerinde başına gelmişmidir buna benzer bir olay, ama sürekli kendime böyle olaylar beni bulur demeden alamam kendimi.Bugün başıma gelen bir olayı vakit kaybetmeden anlatayım hemencecik.Evde olduğum bir zamanda ev telefonu çalar, bakarım.''İyi günler, İşbankası Marmaris/İçmeler şubesinden arıyorum'' der telefonun ucundaki hatun.Aklınızdan muhtemelen yanlış numaradır diye geçirirken hatun, ismini söyler ve onunla mı görüşüyorum diye sorar..Olayın şokunu atamadan ''evet benim'' dersiniz ve telefonun karşısındaki hatun acımasızca sorularına bir yenisini daha ekler, ''kimliğiniz şu an burada, acaba neden burada olduğunu öğrenebilir miyim?''diye sorar.İşte o anda jeton bir şekilde düşüverir.2003 yılında Marmaris'te çalışırken kimliğinizi kaybettiğiniz, bulmak için bütün Marmaris'i alt üst ettiğiniz gelir aklınıza, ah salak kafam nasıl olur da banka aklına gelmez dersiniz ama bozuntuya vermezsiniz..Hatuna durumu kısa bir şekilde anlatırsınız, aradan beş (5) sene geçmiş olsa da beni bulma zahmetinde olduğu için kuru bir teşekkür edersiniz ve konuşma sona erer.